Rıhtım
Satırlara sığdıramadığım sözlerimi kısa sürede yıllandırıp kül etmiştim kalbimde. Ne sonbaharın hüznüyle yaşadım ne de kışın soğuğunda sarılabildim sana. Yağmur damlaları yerle birleşip alevlendirdi yürüdüğümüz yolları. Açan güneşe karşı bulutlar gölgesini asla ikimize aynı anda emanet etmedi. Aynı güneşin farklı gölgeleriydik biz. Bugün neredeydin? Hangi yabancı gözler sana bakmaya cüret etti bilmiyorum. Onun sana baktığı dakikaları kıskanamadım seni kıskanmadığım günler kadar çünkü ilaç diye yuttuğum umutlarımın beni zehirlediğini ilk kez bugün hissettim ruhumda. Zamandan nefret ettim seni benle asla buluşturmadığı için. Kırgın kalbine sakladığım merhemlerimi çöpe attım, hissetmedin bile. Aramızda bu kadar az mesafede çok yol kat ettik bu yalnızlık rıhtımını tamamlarken. Farkında değildin bana ilk selamı verdiğinde nefesimin kalbime ulaşmadığını ve karşımda oturduğun saatlerde dudaklarımdan çıkacak sözlerle verdiğim savaşı görmedin. İki kişilik bedende yarattığımız tek kişilik odada sen beni kilitledin içeriye ve ait olmadığım bir şehirde tanımadığım sokak lambalarının altında ismini kirli asfaltlara bırakmak zorunda kaldığımı bilmiyorsun. Gökyüzünden asla gitmeyen kokunda sarhoş olup, sigaramın dumanında geceye bırakıyorum seni. Damlalar uğramamış yanaklarıma, ağlasam gözyaşlarımda tarafından dövülür yüzüm biliyorum. Caddeler intihar etmiş günlerle dolu. Ardımda bıraktığım geceler benim hayatıma seyirci seni destekliyorlar her daim, engel olamıyorum. Kalbimin tam orta yerinde mülteci olan sen, kendini kaybetmiş rolüne girmiş uzun zamandır aradığım gerçeklerden saklanmış, haberim yok. Bu bardağın dolu tarafı bile kırıldı ve ben parçalarını yutup seninle kendimi cezalandırdım senin olmadığın gecelerde. İnanmak istemedi kalbim ama bu savaşın kazananı gözlerim oldu. Aşkın hapishanesindeki gardiyanların anılarım olduğunu bilseydim seni severek suç işlemezdim. Kader sadece dudaklarını kıvırarak beni ikna etmişti oysa ben anlamamıştım gerçeklerin hançeri nefes aldırmıyormuş insana. Şimdi sende benden kalan dakikaları kuru yapraklarda bıraktım. Adımlarımızı bir taşa bağlayıp bu şehrin denizine attım. Anlamazsın. Hissetmedin çünkü. Bu satırlardaki tüm kelimeler yağmur olup gökyüzünden sana seslense yıldırımlar dakikalarca bağırır yine de sana zarar veremezdi. Sen bu satırlara uğramadın. Hasretim bir rüzgar olsa saçlarının bir telini bile uçuramazdı. Sen beni görüp geçtin insanların arasından. Sevdam sana zarar veremezdi ama şimdilerde bir kanatta göç etmeyi tercih etti batıda, bir güneş selamlarken gökyüzünü. Seni görmemek için.
Yorumlar
Yorum Gönder