An
Ben bir şairsem şayet, gölgesine sığdıramadığım hislerimi ne beyitlere ne de kıtalara kusturdum şu zamana kadar. Yüklerini satırlarım çekti kelimelerimin. Zaman yarattım sevmeye saatlerim kırıldı dakikalarında. Bir ömre bedel değildi çürüttüğüm günlerim. Sormasaydı halimi görmezdim dallarıma konan kişiyi. Kapattığımda gözlerimi elleri ceplerinde kalmış biriydim. Açtığımda boş bir masada sana baktım. Konuştukça tanışmadık, konuşmadıkça sen istedin kalmayı. Değildin bu zamanda. Aşina olmuş bir denizde kıyısına şarap açmış damlatıyordu nar kokulu geceler seni gökyüzü. Sen öylece beklerken geleceği ben geçmişimin içinde boğuluyordum. Parıltısına çamur yapışmış duygularım adalet arayamazdı bu dünyada. Kalbini duymadım sarıldığımda sana. Harcına eklediğim sen beni hatırlattın. Sağlamlaştıkça kapattın kalelerini. Hatalarıma kül dökmedim, boşluklarına gözlerini hatırlattım. Bir şarkı seçemezdim sana. Yürüdüğümüz yolların sözleri tamamlanmamıştı çünkü. Yazmamam için uyardığın günü tek hecede buralara aktardım. Ki ben bir şairdim şayet buğusunu engelleyemediğim ruhumun. Ve seninle birleştiği günün sabahı kuytusuna girdiğim duygusuzluğumun açığa çıkacağını bilemezdim. Yazmam ama belki de hayaldir bu satırları şiir sanmam. Günleri ipliğe sarılmış duygular dolandı aklımın köşesinde. Bir fincan kahveden geçti yabancı bedenin. Yudumlarında biraz çocukluğum biraz senin hayatını tasvir etti. Anlardın ama söylemezdin. Bir kumar masasında aynı kartları açmış beklerdik olmazları. Solda birikmişleri kusamazdık birbirimize. Sırlarımıza kızgınken bakamazdın bana öyle içten. Bu şehri sarmadı adımlarımız ama aynı akşamın yollarında bekledik. Durağı kaçmış bir otobüs için başımda karmaşık bir sen, saniyelere küskün bir şekilde veda etmişti. Irıklığından geçen senin kokun duvarlarına sesin belki de kapısı dahi olmayan bir odadır bu.
Yorumlar
Yorum Gönder