Ruhumdaki Kimse

Bakıyorsun,
Gülümsüyorsun,
Ama ben bu karede değilim.
Ben mutlu olmak için fazla acıyla beslendim.
Ben sevilmek için fazla sevdim.
Duygusuzlaşmak için fazla ağladım.
Yetmedi.
İnsan bazen acıya alıştığında sevgiye gözlerini açamayacak kadar yorgun olur.
Hissedemez,
Gelemez.

Peki ben ne zaman bu kadar çok kırıldım kendi içimde?


Ey şu masum gibi görünen acımasız kalbim!
Neden her geçen gün beni kendi içimde yormaktan vazgeçmiyorsun?
Neden her saniye düşüncelerimi bu kadar daraltıyorsun?
Neden aynaya her baktığımda kendi bedenimden başka bir şey görmeme izin vermiyorsun?

Kimim ben?

Ruhumdaki kimseyim.

Gökyüzündeki  yağmuru içine hapsetmiş bir bulut mu?
Yoksa alev almaya hazır bir dal parçası mı?

Kendi içimde gündüzümü yok ettim.
İliklerime kadar hissettiğim gün batımım sonsuz gecenin içinde dağların arasına gizlendi
ve sen benden hiç bu kadar uzaklaşmadın.
Gidiyorsun.
Sadece sen değil,
Benim duygularım,
Seninle birlikte,
Dalgaların arasında kayboldu.
Bir balık misali göç etti hislerimden.
ve sözlerim,
Artık kitabımdaki son sayfaya yerleşti.
Kalbimdeki o masum ruha,
Büyük bir sis çöktü.
Hiç kalkmayacak o sis,
Gülüşlerimi içinde boğdu.
Hayallerimi boğuklaştırdı.
Peki sen?
Bazı şeyler için fazla geç kalındığını,
Hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını,
Hiçbir zaman anlayamadın mı?
Yoksa görmek mi istemedin?
Aslında sen hiç gelmedin ki.
Beni ve kendini buna inandırmak istedin.
Peki ben ne haldeyim
Üzüntüde mi?
Olanların fark edilmişliğinde mi?
Bunlar asla kırgınlık değil.
Zamanında gerçekliğe vuramamış hayallerimin körlüğü.
Hıçkıra hıçkıra ağladığım günlerin sağırlığı.

Ah keşke zamanın hızla ilerlemesi için bu kadar dua etmeseydim be!
Yıldızları sayarken geceyi bu kadar yormasaydım..







Yorumlar

Popüler Yayınlar