Ritmini Hissedemediğim Günler
Tüm yalancı temmuzlara...
Bir yıldız doğdu temmuz gecesinde. O gece tuttuğum tüm dilekler tek bir yıldızda birleşip kaydı gökyüzünden.. Bende o gece bu kirli şehirde her gece temiz bir uyku çekmeyi diledim. Kabul oldu sandım. Yalnız her gün duymak istemediğim ama kendi kendime kaldığımda aklıma gelen ve aslında umursadığım tüm fısıltılar kafamda çınladı karanlıkta. Çınlamaların büyük bir gürültüye dönüşeceğini anlamak istemedim. Kafamın içinde dolandı dolandı. Sabah oldu. Dünya uyandı ben gözlerimi kapadım korkumdan. Sağa sola çarptım hatalarımı göremeden. Açamadım gözlerimi. Bir yol aradığım zamanlarda yıldızımın yanıma almak istedim. Sahte haritamda rotamı onun ruhsuz kalbine emanet etmek istedim hatta. Hayallerim aşkın heyecanına kapılıp gidiyorken ben kendi içimde aşkımın sarhoşluğunda etrafta sallanıyormuşum haberim yokmuş. İçtikçe içmişim zamanı. Her yudumumda doğru yolların üzerine beklentilerimi yığmışım çıkış yollarına. Ben zamana kendimi feda etmişim seni kendimde sanarken. Şimdi herhangi bir yola çıksam ne yıldızlar benim rehberim oluyor bana ne de kalbimin demirden kapağını kaldıracak gücü kendimde bulabiliyorum. Ritmini hissedemediğim günlerdeyim. Ruhumu sonsuzluğa emanet ettim. Çünkü bir sigara dumanı kadar bünyeme yapışmış bir sevgiyi ne gökyüzünün nefesi uçurabiliyor ne de kalbimdeki çiçeklerin kokusu bastırabiliyor. Saçımda çıkan ak telden çoğalmayacağını bilsem bu sevgiyi kökünden koparmak o kadar mümkün olabilirdi. Şimdi umutlarım omuzlarımda tekrar gelmemek için boşlukta kayboluyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder