kül
https://www.youtube.com/watch?v=Yam5uK6e-bQ
korkmasam da nefes alsam bu gürültüde
birkaç parça hüzün, boğazımda tıkanmış sözlerle işgal etmiş
düşündükçe parçalanıyor, yürüdükçe eziyorum ayaklarım altındaki kendimi. emanet edilmiş ruhumla dans ediyorum küllerin üzerinde. tutmaya çalışsa yakıyor parmak uçlarıma kadar. kendi gölgemde sakladığım küllerime dönüşmüşüm şimdilerde. ne yeniden doğmak için verdiğim bir çaba var ne de bu avuç içi kadar külü toprakta bırakmaya cesaretim. tek bir gölgem yoktu ben gölgelerimi ceplerimde taşıyordum. bazen Ankara sokaklarında bazen insanların içinde ceplerimden çıkarırdım.
en çok da yalnızken kaçardım kendi küllerimden
çünkü ben kendi çığlıklarımda karşılaşıyordum gölgemle. iğne ucu kadar üzüntülerimi batırsam saatlerce kanayacaktı bedenim. kendi hayatımı yedek kulübesinde izliyordum. ötekileştirdiğim umutlarımla bu maçı uzatıyordum her gözlerimi yeni bir güne açtığımda. ben umutlarıma güvenemiyordum artık. yıllandıkça güzelleşmiyordu tecrübelerim çünkü hatalarım bana ders vermiyordu. umutlarım asla tecrübelerime komşu olamazdı bu yüzden. günler bedenime dokundukça ben kendime bir kadeh daha içiriyordum. yolda gördüğüm serapları ise not ediyordum kalbime, avutmak için çünkü üstüne kokusu sinmişti bu tek bedendeki yolculuğumun.
Yorumlar
Yorum Gönder