bu şehirde en çok seni sevdim
sevmezdim yağmurlu havaları.
bu sabah uyandığımda odama vuran grilik tekrar yorgan altına saklanmam için bir işaretti. bilirsin bende etkisi büyüktür yağmurun. ne kadar nefret doluysam o kadar severim bu yüzüme vuran damlaları.
bir el tutmuştu kara bulutların arasından güneş çıkmıştı. sonra bırakmıştı hiç bitmeyecek bir fırtına başlatmıştı kalbimde.
seneler geçti ve daha nice seneler geçecek bu serin şehirde. ayazında bırakıp gitmek isterken seni, bunaltıcı sıcağı benimle gelecek yalnızlığımın yapışıp kalacak tenime.
nasıldır bilmem ama son zamanlarda dört duvarla çok şey paylaştık. kendimde aradığım şeyleri burada buldum. bir müzik açtım melodilere korkularımı emanet ettim. hala başarmaktan korktuğum şeyler var bu ezgilerde. içime ilik ilik işlemiş duygular nasıl kazındıysa çıkaramıyorum. yeni başlangıçlara bir adım yakınım onu biliyorum. bilmediğim ise kendim. kendimde hapsoldum ben. burası soğukluktan başka bir şey katmıyor hayatıma. bir neşem var altın bir sandıkta gömülü yerin yüzlerce metre altında çıkarmamı bekliyor. düşüncelerim çok yukarıda yükselip onlara tutunmamı istiyor. ben kendimle baş başayım.
bahar bu şehre uğrar ve acelesi varmışçasına çekip gider uzaklara. bu bahar şehri sardı insanlar evlerinden ağaçlara seslenmeyi tercih etti. ben ise.. bilirsin beni bahar bana göre değildir. içimin sıcak olduğu kadar dışarının serinliğinin beni üşütmesini severim. ceketimin altına saklanır nefesimin dışarıya çıkardığı dansı izlemekten hoşlanırım. seni sevmem bir soğuk başlangıcıydı seneler önce.
ilk bakışımın bu kadar uzun süreceğini bilseydim bu satırlara daha erken uğrardım.
yine bilirsin ki ağlamaktan hoşlanmam. gözyaşlarım sel olsa yine içime boşaltır dışarıya sermem duygularımı. ince bir dalı kırsam da tekrar sarılırım o ağaca. pes etmem.lakin son zamanlarda bana geri adım attıran şeyler var. büyümenin veriği bir olgunluk var. belki de korku diyelim. nasıl bir şey büyümek? ayaklarının yere basması mı yoksa yalnız kaldığında yanında kendinden başka kimsenin olmaması mı? bilemem. yaşarken öğreniyoruz. pencereden kafamızı çıkarmanın vakti gelmiş artık.
bu satırlara veda etmeden önce tekrar yere döktüğüm hatalarımı çöpe atmanın vakti geldi. yeni hataları selamlamak eskilerin yanından ayrılmak için.
https://www.youtube.com/watch?v=giZlT3CK7kA
bu sabah uyandığımda odama vuran grilik tekrar yorgan altına saklanmam için bir işaretti. bilirsin bende etkisi büyüktür yağmurun. ne kadar nefret doluysam o kadar severim bu yüzüme vuran damlaları.
bir el tutmuştu kara bulutların arasından güneş çıkmıştı. sonra bırakmıştı hiç bitmeyecek bir fırtına başlatmıştı kalbimde.
seneler geçti ve daha nice seneler geçecek bu serin şehirde. ayazında bırakıp gitmek isterken seni, bunaltıcı sıcağı benimle gelecek yalnızlığımın yapışıp kalacak tenime.
nasıldır bilmem ama son zamanlarda dört duvarla çok şey paylaştık. kendimde aradığım şeyleri burada buldum. bir müzik açtım melodilere korkularımı emanet ettim. hala başarmaktan korktuğum şeyler var bu ezgilerde. içime ilik ilik işlemiş duygular nasıl kazındıysa çıkaramıyorum. yeni başlangıçlara bir adım yakınım onu biliyorum. bilmediğim ise kendim. kendimde hapsoldum ben. burası soğukluktan başka bir şey katmıyor hayatıma. bir neşem var altın bir sandıkta gömülü yerin yüzlerce metre altında çıkarmamı bekliyor. düşüncelerim çok yukarıda yükselip onlara tutunmamı istiyor. ben kendimle baş başayım.
bahar bu şehre uğrar ve acelesi varmışçasına çekip gider uzaklara. bu bahar şehri sardı insanlar evlerinden ağaçlara seslenmeyi tercih etti. ben ise.. bilirsin beni bahar bana göre değildir. içimin sıcak olduğu kadar dışarının serinliğinin beni üşütmesini severim. ceketimin altına saklanır nefesimin dışarıya çıkardığı dansı izlemekten hoşlanırım. seni sevmem bir soğuk başlangıcıydı seneler önce.
ilk bakışımın bu kadar uzun süreceğini bilseydim bu satırlara daha erken uğrardım.
yine bilirsin ki ağlamaktan hoşlanmam. gözyaşlarım sel olsa yine içime boşaltır dışarıya sermem duygularımı. ince bir dalı kırsam da tekrar sarılırım o ağaca. pes etmem.lakin son zamanlarda bana geri adım attıran şeyler var. büyümenin veriği bir olgunluk var. belki de korku diyelim. nasıl bir şey büyümek? ayaklarının yere basması mı yoksa yalnız kaldığında yanında kendinden başka kimsenin olmaması mı? bilemem. yaşarken öğreniyoruz. pencereden kafamızı çıkarmanın vakti gelmiş artık.
bu satırlara veda etmeden önce tekrar yere döktüğüm hatalarımı çöpe atmanın vakti geldi. yeni hataları selamlamak eskilerin yanından ayrılmak için.
https://www.youtube.com/watch?v=giZlT3CK7kA
Yorumlar
Yorum Gönder