Rayların Arasına Sıkışmış Çiçek
Ölüme hissizleşmek… Göz yaşlarımdan biriken bir bardağı bile dolduramazken, hissettim. Bu gece. Ölüm nefesini tüm vücudumda yaymışken ben damarlarımda akan kana şükrettim. Bir duvar arkasında bıraktığımız ruh bencil olamazdı. Cennetin kapısında duran suret ruhunu teslim edemezdi. Erkendi. Saatler geç olsa da o zili çalmalıydı. Göz yaşımla besler nefesimle doyururdum. Bomboş bir sokakta satsam şeytana günahlarımı keşke. Yaşatsa bu evrendekileri. Yolculuğa çıkmıştım. Hep sağ tarafta otururum trende, gerçek ankarayı anlatır bana uzanmış gecekondular. Yaşamın hala var olduğunu bilir susarım batan güneşi izleyerek. Kulağımda duyduğum cızırtıda sabahı kestiriyordum. Ayakta kalmıştı bir yolcu. Gözümü açtığımda kapısı açıldı ve gitti. Zamanın bittiği duraktaydık. Vizesi bitenlerin toprakta nefes alması başlamıştı. Başımı tekrar yasladım cızırtıya. İki dudağımın arasında titreyen çocuklar gözlerimin içinde çaresizliği tabanlarında bir adam vardı. Göz yaşlarım bu sefer gökyüzünü tercih etmeyip yanaklarımda konakladı. Kırık nefesimi bir dal sigarayla birleştiremedim. Her içime çekişimde sindiremedim bu acıyı. Yalanı varsa hayatın ben sebebinde öldüm. Onlarca izmaritte birleştirdim düşüncelerimi. Nafile geçmiş gerçeklerin karşısına geçmiş gülüyordu. Bir ağaç olsam bin ağaca bedel kök salardı bedenim kaldırmazdı beni topraktan.
Yorumlar
Yorum Gönder