Caddealtı

https://www.youtube.com/watch?v=1T6hqeFdXKo


 Kadın adamdan ilk kez gözlerini kaçırmak istemişti. Bir sabah vaktindelerdi ikisi de. Bulutlar güneşin geçişine izin vermemiş gri bir hava hakimdi etrafta. İkisi. Bir kalabalığın içinde. Haykırsa dağlardan başka dinleyen olmazdı kadını. Sesler şehrin içinde kalmış, adımların gürültüsünde ilerliyorlardı. Kadın kalabalıkta adamın varlığını hissetmekten memnun ama söylemek istediği kelimeleri ağzından çıkaramadığı için kendine nefret doluydu. Kendini sevmek istemediği o zamanlardan birinde yanında sevdiği adam dahi olsa ruhuna bağırmayı ihmal etmezdi asla. Korkardı kadın. Adamın ona karşı düşüncelerini bilmiyordu. Onlardan korkardı. Güzel değildi lakin sevebilirdi kadın. Güzel sevebilirdi. Aynaya baktığında nedenlerde boğulmaktan sıkılmıştı. Ama adamın gözlerindeki ayna başkaydı. Ona bakıp susar, sadece onu dinlemek isterdi. Keşke saniyeleri saatlere çevirebilseydi de anlık bakışmaların anlamlarını satırlara yetiştiremeseydi. Yetmezdi. Bu satırlar dahi bir çift gözün derinliği için fazlaydı. İçmişti kadın, aşkının kadehine her adımda bir yudum şarap daha ekliyordu. Sigarasını yakmaya yetiştiremediği vakit karşısındaki adamın gözlerinden kendini alamıyordu. Kendinden bahsetmeyi yine ertelemişti. Hayatını bu masayla paylaşmak istememişti. Duygularını soluk ışıklar altında fısıldamak kendini aşağılamaktan başka bir şey değildi çünkü. Kendini tanımayan bu adamı sevdiği için tekrar pişman olmadığına karar verdi. Çünkü hala ona baktığında kendini görebiliyordu. Tezer'in sözlerini tekrarladı düşünceleri. Ondan kadına ulaşan bir duygu vardı. Yaşamlarındaki benzerlik bazen bakışlarına köprü kurabiliyordu. Bunu belki kadın yaratmıştı ama hissettirmeyi çok isterdi çünkü köprünün ucunu tamamlayamamıştı henüz. Üflediği dumanlarda geçmişten bir iz her içine çekişinde ise geleceğe bırakacağı duygular vardı. Hata mı etmişti yıllar sonra kendi ruhunun kapısını çalarak. İkilemlerin sırası değildi. Açılmayan kapıları zilleri bozuk diye kandırmak istemiyordu. Keşke adama bu satırları gösterebilseydi. Adamı düşünmenin onu ne kadar hırpaladığını ama gözlerine baktığında nefesinin tekrar normale döndüğünü ona göstermek isterdi. Umut ve umutsuzluk arasındaki ince bir ipte cambazlık yapmaktan başka bir şey değildi adamı sevmek. Kadının gözleri adamı  görmeden dahi yüreğine söz geçirememişti şimdi nasıl unutabilirdi bu ikinci akşamı? Kalbindeki bir kağıt kesiğine her dokunduğunda biraz daha sızlamasına sebep veren küçük ama acısı büyük bir aşk kadınınkisi. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar