Eksik Taslak
Gözlerinin gözlerine değdiği anı beklediği, yarınlara gün saydığı gecenin sessizliğe kapıyı açtığı vakte gelmişti kadının ruhu. Bu vakitlerde kapı ona hep açıktı. Herkese kilitli olan bu kapının anahtarını kapının önüne bırakmış, adamın geleceği gün için her akşam uğruyordu. Kapıdan girdiği her gece tekrar tekrar soluyordu odanın içini. Farklı bir kokuyla sarhoş olmak adına her gece bunu yapmaktan çekinmezdi. Çünkü bilmiyordu adam nasıl kokardı. Nefesini nefesine bırakacağı günün utancında yaşayarak, yanaklarındaki sıcaklığa ellerini koydu. O, benzerlerinde kaybolduğu en iyi ruhtu. Soyut olan bu benliğinin gözlerini kendi gözleri için çalacaktı yakında. Biliyordu. Sabrından tekrar özür diledi kadın. Bu bekleyişlerin sonunda umduğu sabahları görebilmek adına tekrar etti o iki kelimeyi dudaklarının arasından. Sonra bir sigara yaktı. Sevmezdi kokusunu ama bilirdi ki gün içinde yaşadıklarının kokusundan ve ucuz insanların bakışlarından daha iyiydi ciğerinde hasar bırakacak bu şey. Yaraları vardı kadının. Üstünü dahi temizlemediği yaraları, kuruyup yeni bir deriye izin verememişti. Adam, acılarının üzerinden geçtiği bir selle yeni bir çınar ağcı çıkaracaktı kadının ruhunda. Bedeni kalabalığın arasında sıkışmış kadının kalbi, kimsesiz bir çocuğun sevinci kadar umutla taçlanmıştı. Ona baktığında sadece tek bir kişiye bakmıyordu. Kendinden kayıp bir parça benliğinin yapbozunu tamamlayacaktı sanki. Tamamlayamadığı bu yapbozu bozmaya hazırlandığı anda kayıp parçanın varlığını hissetmişti bir gün. Küçük çocuğun annesi tarafından dolapta saklı tuttuğu çikolatayı bulduğu an kadar sevinçliydi. Tekrar kızardı kadın. Saklayamadığı tek özellik olan yanaklarına bir kez daha hafifçe vurdu. Kendini bu kadar belli ettiği için bir kez daha kızdı. Bu sırada pencereden dışarıyı süzdü. Zaman evrene ihanet etmediği diğer günler gibi bugün de işini yapmıştı. Güneş uyanmaya başlayacaktı birazdan. Yıldızlarla istişare edemediği o gecelerden birindeydi. Çekinmişti gökyüzündeki parlak noktalardan. Çünkü umutlarına gebe olduğu bu dönemde darağacına asmaktan korkuyordu düşüncelerini. Kitaplarıyla göz göze geldi o sırada. ''Yoksa sağ çıkabilmek için bir romanın kahramanı mı olmak gerekiyordu?'' diye düşündü. Bu gece eksik bir taslak bırakmıştı yüreğine. Keşkelerin yaprakları çıkarmış, belkilerin ise kökleri toprağa daha da bağlamıştı bu gece yeniden.
Yorumlar
Yorum Gönder